Obsesif- Kompulsif BOZUKLUĞU " Takıntı-zorlantı bozukluğu"
- Pedagog Psikolog Peri Dilbaz
- 27 Eki 2021
- 2 dakikada okunur
Gerçek bir tanı alacak kadar ciddi sıklıkta olmasa da birçok kişi takıntı ve zorlantılarından ötürü acı çekmesine rağmen, obsesif kompulsif bozukluk (OKB ) toplumun yüzde 1 ya da 2'lik bir bölümünü sıkıntıya sokmaktadır. Bu tip kaygı bozukluğu yaşayan kişilerin yaklaşık üçte ikisi de birden fazla takıntısı olduğunu belirtmektedir. Takıntısı olan bir kişinin eşlik eden bir zorlantısı olmaması çok nadir rastlanan bir durum olmasına karşın, OKB' si olan kişilerin yaklaşık yüzde 20-25 'i takıntılı bir şekilde uzun uzadıya düşünmek"ten, yani bir takıntının herhangi bir davranışsal zorlantı olmadan devamlı olarak ortaya çıkmasından yakınırlar. Erkekler ve kadınlarda OKB görülme oranı hemen hemen eşittir, ancak OKB çocuklukta başlamış ise bu oran değişir ve erkeklerde daha sık görülür. OKB'nin başlama yaşı genellikle 18-24 yaş aralığıdır. OKB nin belirgin bir nedeni yoktur. Bir OKB geni bilinmemektedir. OKB beynin oluşumundaki herhangi bir anormallikle ilişkili değildir ve belirgin geçmiş yaşantılar ya da kişilik özellikleri kimin bu bozukluğa yakalanacağına ilişkin bilgi vermemektedir.
OKB'li bireylerin beyinlerinin davranışları engelleme/durdurma becerisinde rol oynayan bölgelerinde OKB olmayan kisilerinkinden daha fazla hareketlilik görülmüştür, fakat bunun OKB nin nedeni ya da bir belirtisi olup olmadığı bilinmemektedir. Eğer takıntı ve zorlantılarınız için herhangi bir şey yapmazsanız, size 6 ay sonrasında takıntı ve zorlantılarınızın şimdikiyle aynı derecede olacağını büyük ölçüde garanti ederiz. Eğer tedaviyi izler ve elinizden gelenin en iyisini yaparsanız, kötü bir şey olacağıyla ilgili küçük bir riski göze alıyor olacaksınız. Fakat size büyük ölçüde garanti ederiz ki takıntı ve zorlantılarınız şimdikinden daha iyiye gitmiş olacaktır. İlaç tedavisinin davranışların ortaya çıkmasını engelleyen ya da belli bir davranışın gerçekleştirilmesini durdurmaya yardımcı olan beyin bölgelerindeki anormal hareketleri düzeltmekten işe yaradığı görülmektedir. Buna rağmen herkes ilaç tedavisinden yarar görmeyebilir ve kişiler tedaviyi bıraktiklarinda ilacın yararları çok uzun sürmez. Bilişsel davranışçı terapide elde edilen kazanımlar ise, hayat boyu sürecek beceriler öğretilmesi sebebiyle daha uzun sürelidir. BDT takıntılı düşüncenin size ne anlam ifade ettiğine düşünce ile ilgili bilişsel değerlendirmenize inancınıza ve sizin o düşünceye olan davranışsal tepkinize kaçınma davranışınıza, zorlantılarınıza, nötrleştirici hareketlerinize ya da düşünce kontrol yöntemlerinize odaklanır. BDT'nin takıntı ve zorlantılar için başlıca bileşeni tepki vermeyi önleyerek yüzleşme olarak bilinir. Bu yöntem bir yandan zorlantıları nötrleştirmeleri, kaçınmayı, düşünce kontrol stratejileri engellerken bir yandan da takıntıya maruz kalmanızı takıntı ile yuzlesmenizi içerir. Bu da tedavinin en güçlü yanıdır. Kişilerin takıntılı düşünme hali haddinden fazla olduğunda yani takıntıyı deneyimlemekle ya da hakkında düşünmekle gün içinde bir saatten fazla zaman harcıyorlarsa ve veya zorlantı ve nötrleştirme eylemleri bir gün içinde bir saatten fazla sürerse bu kişilerde obsesif kompulsif bozukluk olduğu düşünülür.
Comments