Evet Beyni

Şenol oğlu Latif'i futbol oynarken izlemekten büyük keyif alıyordu. Tabii işler iyi gidiyorsa. Latifin takımı kazanıyorsa ve Latif gol atıyorsa her şey mükemmeldi. Fakat Latif bir golü kaçırır ya da kötü bir pas verirse, kontrölünü kaybediyordur. Tepesi atıyor beynin üst katıyla olan bütünleşik ilişkisini kaybediyor ve beynin alt katı kontrölü ele geçiriyordu. Aynı durum onun yedek kulübesinde kalması ve diğer çocukların sahaya çıkması gerektiği hallerde de kendini gösteriyordu. Durmadan kendisini sahaya atıyordu. Öyle ki, Şenol zaman zaman oğlunu sahanın kenarında tutmak zorunda kalıyordu. Latifin hayal kırıklıklarına verdiği tepkiler öyle ya da böyle anlaşılabilir tepkilerdir. Sonuçta sadece 8 yaşındaydı ve rekabetçi bir çocuktu. Sekkiz yaşındakı çocuklar kendilerine hakim olamadıklarında zor günler geçirebilirler. Burada sorun olan, Latifin çıkışlarının çok sık yaşanıyor olması ve sekkiz yaşındaki diğer çocukları çok da öfkelendirmeyen koşullara tepkiler veriyor olmasıydı. Şenol, Latifin maçlarında bir şeyler ters gidecek diye çok kaygılanıyordu. Latifin bu aşamada ihtiyacı olan nedir? EVET BEYNİNİN temel ilkesi DENGE. Kendisini regüle etme, yeni duygularını ve bedenini dengeleyebilme becerisinden yoksundur. Bu nedenle tüm regülasyonu bozulup kolaylıkla kontrolden çıkmaktır. Dengenin dört temel Evet Beyni ilkesi içinde ilk sırada yer almasının bir nedeni var. Gerçekte diğer üç ilke olan psikolojik dayanıklılık, içgörü ve empati, çocuğun belli bir ölçüde duygusal denge ve kontrolü kazanmış olmasına bağlıdır. Özetle ifade etmek gerekirse denge, çocuğunuzun hareketlerini her yönüyle etkileyen son derece önemli bir unsurdur. Bir çocuk sebebi ne olursa olsun dengesini kaybedip kontrolden çıktığında ortaya çıkan tepkisel davranışlar her şeyi her kes için stresli ve zor bir hala getirir. Özellikle de çocuk için. Bu nedenle ebeveyn olarak bizim en temel görevlerimizden biri, çocuğumuzun yaşı kaç olursa olsun ortak hareket ederek onların daha dengeli olmasına yardımcı olmaktır. Bunun anlamı şudur: Çocuklarımızın duygusal bütünlüyünü kazanırken onlara destek olacağız ve bu esnada da gelecekte daha dengeli ve regüle olmalarını sağlayacak becerileri öğreteceğiz.